ÇETİN KELEŞ
“çoğu gitti azı kaldı, milletim sabretsin sabırlı olun” dedi duydunuz mu?
İlk duyduğumda herkes gibi bir an ben de öfkelendim;
“ dalga mı geçiyor millette sabredecek takat mi bıraktınız “ dedim önce.
Kabul etmek istemediği şeye bir çırpıda onlarca alternatif üretmek insanın doğasında mevcut ya;
“ sabredeceğime…. “ dedim kaldım. Alternatif gelmedi aklıma
O sırada tabi halkla alay ediliyor değerlendirmesi de oluşmuş ya “ halk sorar bunun hesabını “ diye bir de göz dağı veresim var ki hem de nasıl…
Ama yok, düşündükçe ne sabretmeye mahkum olmak dışında ne bir çıkar yol geldi aklıma nede sandıktan çıkacağını düşündüğüm karşılığa dair bir umut. Yok!
Bir de yüksek sesle düşünelim. İlk önce düşünülmesi gereken bu alaylı söyleme verilecek karşılık olmalı tabi.
Halkın tüm kesimlerine, en azından bir avuç zengin dışında kalanların tamamıyla hem alay edilip hem de çaresizce bekleyişe mahkum edildiğinden insanın aklına tabi ki en iyi cevabın sandıkta verilmesi gerektiği geliyor.
Ama düşününce görüyoruz ki ne geçmişte nede şimdide halka yapılmış olana cevap verileceği ihtimaline ışık tutacak bir sonuç yok!
Canlandıralım hafızalarımızda kısa sadece birkaç başlıkla mesela;
Yıl 2000:
Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir radyo programında şehit demeyip ölen askerler için “kelle” terörist başı için de “sayın” ifadesi kullandı. Olur mu öyle şey bu vatan için canını veren şehitler ulusun hayatı pahasına maneviyatına sahip çıkacağı en önemli milli değerlerdir, yapılır mı hiç böyle bir gaf hem de yeni kurulan partiyle girilecek seçimin arifesinde? “bu millet bunun hesabını sandıkta illa ki sorar” tesellisiyle sandığa kadar teskin edildi tepkiler.
Sandıklar açıldı, oylar sayıldı ve çıkan sonuç;
2002 de yapılan Genel Seçim sonuçlarında aldığı %34,3 oyla AKP tek başına iktidar, hem de 363 gibi bir sandalye sayısını elde etmiş bir güçle.
E hani halk milli menfaatine uzanıp terörist başını öven bir dili kesip atacak yanıtı sandıkta verecekti? “ Bu sayılmaz “
Yıl 2013:
17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu kapsamında yapılan aramalarda ayakkabı kutularının içine saklanmış olarak bulunan dolarlar, yayınlanan tapeler, bu yolsuzluğa karıştığı iddiasıyla gözaltına alınan isimler, yolsuzluklarda direk ya da dolaylı olarak alakaları olduğu şüphesi ile evlerinde yapılan aramalarda kutu kutu dolarlar bulunan Bakan, Başbakan çocukları hakkındaki işlemlerin mürekkebi kurumamışken;
Yıl 2013-2014
yürütülen ve bazı kamu kurum – kuruluşları ile aralarında dört bakanın da yer aldığı kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma ve rüşvet ile suçlandığı soruşturmalar kamuoyu gündemine bomba gibi düştü. Halk “Siz misiniz halk müsebbibi olduğunuz sefaletle her geçen gün daha da yoksullaşıyorken ayakkabı kutularında dolar biriktirenler “ deyip mutlaka en güzel karşılığı sandıkta verecektir. Türkiye talan yeri mi bunlara gereken ders verilip yollanacak bu hükümet. Bu sefer kesin;
Tarih 7 Haziran 2015
Genel Seçim sonuçlarına göre AKP nin aldığı oy %40,9
“Bu da sayılmasın bu işte bir yanlışlık var”
Bu söylem bu kez iktidara ait çünkü aldığı oyla tek başına hükümeti kurma yetki ve vekil sayısına ulaşamadı.
Yıl 2013
Yasaların tanıdığı hükümeti kurma hakkı %25 sonuçla sandıktan 2. Parti olarak çıkan CHP ye verilmeliyken AKP Yeter sayıyı elde etmenin diğer yolunu sağlamak amacıyla yaptığı görüşmelerde gidilen partilerle uzlaşma sağlayamayıp hükümeti kuramamış olmasına rağmen hükümeti kurma yetkisini CHP ye vermeyip seçim tekrarına karar verdi hem de ülke çıkarlarının teminatı olan yasaları çiğneyerek. “Onlar yasaların tanıdığı hak ve yetkiyi 2. Partiye iade etmedi, bu hukuk tanımazlığın keyfiyetin karşılığı olarak elbette halkın cevabı hemen yakın tarihte oy kullanacağımız sandıktan AKP adına bir hezimet olarak çıkacak. “ deyip bir de ekledik; “Bu sefer hiç kaçarı yok o kadar kesin. “
Tarih: 1 Kasım 2015
Açıklanan seçim sonuçlarına göre AKP aldığı %49,5 oyla yeniden tek başına iktidar. Bu sürece rağmen çıkan sonuç karşısında artık halkın umudu da yavaş yavaş sustu
Tarih: 15 Temmuz 2016
Bu tarih hakkında pek bir şey söylemeye zaten gerek yok, her şey herkesin gözü önünde oldu. Hepimiz “ ne istediler vermedik” dendiğini, kürsülerdeki övgülerle yüceltilip söylenen hasret şarkılarını kendi kulaklarımızla duyup inkar ihtimali olmayan“ milletim beni affetsin aldatılmışız” demek suretiyle inkara yolu kapanıp aldatılmış olmakla ifade edilen sorumluluk payını işittik. “Artık ne yapsalar beyhude, ordumuza kumpas kurulup bu kumpasta devletin mahkemelerinin kullandırılmasına alette olunmuş, darbecilerin orduda yükseltilmiş olmaları, ordunun kalbi sayılacak vazifelerde görevlendirilmelere değinmeye gerek bile yok. Yani bir milletin başına daha beter nasıl bir felaket gelebilir ki? Buradan dönüş yok artık” derken daha önce hiç bu kadar emin olunmamıştı sandığa yansıyacak tokat gibi sonuçtan. Ne oldu?
Tarih: 24 haziran 2018
Partili Cumhurbaşkanı seçimi için kurulan sandıklardan çıkan sonuçlara göre Erdoğan’ın aday gösterildiği AKP nin adlığı oy %53
Anımsatma olsun diye sadece birkaçını konu ettiğim bu tarihler arasında gelişen gemicikler, özelleştirmeler, ihale yoluyla çekildiği iddia edilen peşkeşler, kayıp milyonlar vs gibi kulak ardı edilen durumların süre gelişini bir yana koyup asıl sorulması gereken “bunca olumsuzluğun sorumluluğu sırtında olan bir partinin iktidarı hala nasıl devam edebiliyor” sorusunun yanıtını ülkenin asıl meselesi olan muhalefetin umut olmanın aksine bizzat müdahale edilmesi gereken sorunun kendisi olmasıyla hem açıklıyor hem de neredeyse her gün başka bir gaf, meydanlardaki sayının herkesin gözlemleyebildiği azalışla muhalefetin bizzat sorun olmasının ciddiyetini ölçebiliyoruz.
“Yine de olsun ya mecbur edilerek sabır çekeceğime kendi irademin yansıyacağı hükümetle az biraz zorluk çekerim” demeyi düşünüyorken hali hazırda ve neredeyse fırtınaya dönecek değişim rüzgarını arkasına alabilmenin tek yolu olan seçmen nezdinde umut olma ihtimali bile kalmamış haldeki muhalefetin bir alternatif olmaktan dahi uzaklaşmış halinden daha acısı gelecekte başarı vadetmekten çok uzak temsilcilerin değişmesinin gündeme gelmesi halinde hayatı memuriyetle geçmiş, siyasi vasıflardan yoksun, amacı uğruna komplo kurulan sürecin sonunda bu sonucun tek kazananı olarak var olduğu mağlubiyetle dolu siyasi hayatında tek bir başarı elde edememiş Kılıçtaroğlu’nun tek alternatif olması gerçeğiyle yüzleşince irkildim. Başka bir yol bulunmayıp muhalefet partilerinin hiçbirinin çare vadedecek durumda olmadığı gerçeğiyle yüzleştiğimde yapacak başka bir şey kalmıyordu zaten. Ne yapayım mevcutların halinden kestiğim umudu yaratana bağlayıp çıkardım cebimdeki tespihi hürriyetten umudu kalmayan mahkumun sabra sığındığı gibi başladım çekmeye;
Ya Sabır, Ya Sabır…
UNCATEGORİZED
23 saat önceUNCATEGORİZED
24 saat önceUNCATEGORİZED
1 gün önceUNCATEGORİZED
3 gün önceUNCATEGORİZED
5 gün önceUNCATEGORİZED
5 gün önceUNCATEGORİZED
8 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.