HABER: hurhaberajansi.com
Hükümetin baskıcı politikalarıyla devam eden gözaltı kararlarına karşı KESK Şubeler platformu tarafından bir basın açıklaması yapıldı.
Platform adına Hakan Topçu tarafından yapılan basın açıklamasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması eleştirilirdi. KESK Şubeler Platformu adına yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
19 Mart 2025
Ülke olarak çok karanlık bir süreçten geçiyoruz.
Siyasetçilerden gazetecilere, belediye başkanlarından sanatçılara, sendikacılara kadar
demokrasiden, hukuktan, adaletten yana olan tüm kesimleri hedefine koyan baskı,
gözaltı, tutuklama furyası gittikçe şiddetleniyor.
23 yıldır iktidarda olanlar ülkeyi öyle bir hale getirdi ki her güne yeni bir
hukuksuzlukla, yeni bir şafak baskını ile uyanır hale geldik.
Sokak röportajı yapan vatandaşlara kadar uzanan bu saldırı furyasına, hukukun son
kırıntılarını da ortadan kaldırmaya dönük adımlara dün ve bugün merkezine İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu koyan yeni bir saldırı eklenmiştir.
Dün İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün hukuktan tamamen yoksun kararı ile 35 yıl önce
aldığı diploması iptal edilen İmamoğlu bu sabah erken saatlerde evine yapılan baskınla göz
altına alınmıştır.
İmamoğlu ve aralarında CHP’li belediye başkanları ve bürokratlarının da yer aldığı 105 kişi
hakkında verilen gözaltı kararı sonrası İstanbul halkı başta olmak üzere tüm halk üçüncü
dünya ülkelerinde bile görülmeyecek uygulamalara tanık olmaya devam etmektedir.
İstanbul’da adeta OHAL ilan edilmiştir. Ekrem İmamoğlu’nun evi onlarca TOMA ile çevrilmiş,
ana yollar kapatılmıştır. İstanbul valiliği kentte eylemleri yasaklarken, sosyal medya erişimi
sınırlanmıştır.
Öncelikle altını çizmek isteriz ki İmamoğlu’nun gözaltına alınması da dahil aylardır
ardı ardına yaşadığımız kayyum atamaları başta olmak üzere hukuksuzlukların,
baskıların, gözaltı ve tutuklamaların hiçbirisi tesadüf değildir.
Ülkeyi yönetenler iktidara geldikleri günden bugüne başta emekçi kesimler olmak üzere tüm
toplumu kapsayan “Köleliğe Uyum Programını” hayata geçirmeye çalışmaktadır.
Söz konusu programın hayata geçirilmesinin tek koşulu ise demokrasinin, hukukun, adaletin,
emeğin hakları başta olmak üzere en temel hakların, ortadan kaldırıldığı bir ülke yaratmaktır.
Bu nedenle mevcut siyasi iktidar 23 yıldır “iktidarımıza biat edecek kullar istiyoruz”
diye ferman buyurmakta, iktidarlarına uygun “makbul vatandaş rehberinde” herkese
yeni fasıllar açmaktadır.
23 yıldır diyorlar ki; “Bizim için gazetecinin, dediğimizin dışında bir şey yazmayanı,
iktidarımızı öveni makbuldür.
Diyorlar ki; “Bizim için işçinin, emekçinin kölece çalışma koşullarına, açlık sınırı altındaki
ücretlere ses çıkarmayanı, yaşadığı iş cinayetini dahi kaderden sayanı makbuldür.
Diyorlar ki; “Bizim için sendikacının işçinin, emekçinin hakkını arayanı değil önümüzde el
pençe duranı, kraldan çok kralcı olanı, yandaş olanı makbuldür.”
Diyorlar ki; “Bizim için kadının eşitlik ve adalet için mücadele edeni değil, maruz bırakıldığı
kadın cinayetlerine, tacize, şiddete rağmen kocasına, ailesine biat edeni, istihdamda ucuz, esnek
çalışmanın parçası olanı makbuldür.”
23 yıldır diyorlar ki; “Kimse bizim düzenimize itiraz etmesin hakkını aramaya kalkmasın.
Yoksa kim olursa olsun soruşturma, gözaltı, baskı ve tutuklamalarla sustururuz.
2
Kısacası mevcut iktidarın hedefi en başından beri yoksulluğun, adaletsizliğin,
hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin hakkının yok sayıldığı bir ülke yaratmak
olmuştur.
Bunun için yıllardır tek kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edildiği otoriter
bir sistem adım adım örülmüştür. Tamamen uydurulmuş, çarpıtılmış belgelere, içi boş
iddia NAMELERE dayalı bir hukuk garabeti düzeni oluşturulmuştur.
Geldiğimiz noktada mevcut otoriter sisteme itiraz eden, kendisine biçilen “iktidarın
gönüllü kulu olma” rolüne karşı çıkan herkes bu garabet düzenin hedefi haline
getirilmektedir.
Böylece halkı ve emekçileri nefessiz bırakacaklarını, iradelerini kıracaklarını, mevcut
düzene razı edeceklerini sanıyorlar.
İçerisinden geçtiğimiz ekonomik, toplumsal ve siyasi krizlere karşı toplumsal
muhalefetin yükseleceği her alana gözdağı vermek istiyorlar.
Üstelik hepimizden, tüm toplumdan bu karanlık tabloya itiraz etmememizi, susmamızı,
iktidarlarına biat etmemizi istiyorlar.
Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alındığı
operasyonun gerekçesi olarak “kent uzlaşısının” gösterilmesi aylardır altını çizdiğimiz
bir noktayı tüm açıklığı ile ortaya koymuştur.
Zulmün ve zorbalığın efendileri rolüne soyunanlar bugün en çok milyonların
yarattıkları garabet düzene karşı yan yana gelmesinden korkmaktadır.
Dolayısıyla tüm toplumun içine itildiği bu zifiri karanlıktan çıkmanın tek yolu; siyasal
iktidar eliyle yaratılan yoksulluk, adaletsizlik, hukuksuzluk düzenin dişlileri arasında
ezilen milyonların omuza omuza vermesinden geçmektedir.
Toplum üzerinde baskı kuran, şiddet uygulayan ve kendine tabi kılan tüm yönetimler
eninde sonunda tarihin çöplüğünde yerini almıştır.
Bugün hukuksuzluktan, sömürüden, baskı ve şiddet politikalarından beslenenlere
karşı tek çıkış yolu; ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana demokratik yarınları için
dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
Bunun için tüm mücadele dostlarımızı bu karanlık tabloyu genel bir direniş hattıyla
engellemeye çağırıyoruz.
Ve son söz olarak diyoruz ki;
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
UNCATEGORİZED
4 saat önceUNCATEGORİZED
4 saat önceUNCATEGORİZED
4 saat önceUNCATEGORİZED
8 saat önceUNCATEGORİZED
9 saat önceUNCATEGORİZED
9 saat önceUNCATEGORİZED
1 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.